Reklam

Popüler Yayınlar

League of Legends – Dota 2 karşılaştırması

Yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen tartışmaya, çoğu kişinin kaleme almadığı, almaya çekindiği bu konuya bir ışık tutmak istedik. İki oyunun da hayranlarından ricam kılıçlarını kınılarına koymaları ve bu yazıyı okurken sürekli “saldırıya hazır halde” olmamaları. Çünkü iki oyunun kendince çok fazla artısı var. Ağır basan hangisi derseniz o biraz sizin seçiminize kalmış olacak yazının sonunda.
DOTA (Defense of the Ancients) Warcraft 3 için hazırlanmış bir “fun map”tir, ancak Warcraft 3′ün de ötesine geçip Warcraft ‘ı sadece Dota için yükleyen nesiller yaratan bir oyun haline getiren bir yaratımdır. 100 üzerinde karakterden birini seçip 3 lane’den akan ve karakterinizi geliştirerek,  5v5  oynanan, karşı takımın ana binasını yok edenin kazandığı, MOBA (Multiplayer Online Battle Arena) denen oyun türünün ilk örneği denebilir (zira MOBA türünün ilk örneği Starcraft 1 için geliştirilen Aeon of Strife’dır ancak MOBA türü Aeon of Strife’ın Warcraft 3 versiyonu DOTA ile birlikte popüler olduğu için DOTA’ya “ilk örnek” diyebiliriz).  Warcraft 3 ve Frozen Throne eklentisindeki pek çok karakteri seçebildiğimiz bu harita bize yıllar boyu inanılmaz anlar sundu.
Kah “godlike” olduk kah “noob feeder “diye başlayan “küfür combo”larına maruz kaldık. Sonrasında Dota 2 yapılacağını ve bunu Valve’ın bağımsız olarak hazırlayacağını duyduğumuzda çok sevindik. Başta Traxex, Bloodseeker, Morphling, Lina remake’lerinin resimleri çıktı. Beğenmiştik. Warcraft ne de olsa bir RTS oyunuydu ve kontrolde bazen zorluklar ya da saçmalamalar olabiliyordu. Kendi adına bir oyunda böyle hataların olmayacağını düşündüm. Benim aklıma ilk gelen açıkçası kontroller oldu. Tabii ki yıllardır oynadığımız eski grafiklerden de sıkılmaya başlamıştık, bir şekilde o grafiklerin ve animasyonların günümüze uyarlanması lazımdı.
DOTA’nın miladını doldurduğu sıralarda, ekipten ayrılan bir geliştirici (Guinsoo) türe yenilikler katmak adına bir oyun geliştirdi: League of Legends. Diablo 3′e benzeyen Mastery ve Rune seçimi, karakterlerin “Ability Power karakteri” ve “Attack Damage karakteri” olarak ayrılması ve daha pek çok yazabileceğim farklılıkla yeni bir oyun yaptı. Yapılan şey gerçekten “yeni”. İki oyun arasında bana kalırsa harita dışında hiç ortak bir nokta yok. Bu noktada oynanabilirlik, grafik, arayüz, içerik işin içine giriyor.
League of Legends , DOTA’da olmayan pek çok şeyi barındırıyor içinde. DOTA 2 yapımcıları şüphesiz ki LoL’ü düşünerek oyundaki bazı şeyleri geliştirdiler. League of Legends şu anda yarı paralı bir oyun diyebiliriz. Oyunda her hafta 10 karakter açık oluyor ve siz istediğiniz karakteri oyun oynayarak ve kazanarak biriktirdiğiniz “ip” puanlarıyla satın alıyorsunuz. Bunun yanında paramızla hesabımıza RIOT Point yükletip skin, bundle ,boost ve gene karakter alabiliyoruz. Paralı içerik gereksiz diye başladığım LoL’de bir süre sonra  10 skin aldığımı farkettim. DOTA 2′de ise bence daha güzel bir sistem olan karakterinizin üzerine item olarak alabiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse Axe’e mifer, balta gibi şeyler alınabiliyor. Bunlar set halinde ya da tek tek alınabilirken oyun sonunda size hediye olarak da düşüyor. Bunun dışında karakterlere ait düşen kutular oluyor. Bunları da mağazadan aldığımız anahtar ile açıp içinden çıkan şahane item’lara ulaşabiliyoruz.
Bu tarz şeyler şeyler biraz ticari içerikli olsa da oyunu şenlendirip güzelleştiriyor. Ancak şu da bir gerçek ki bir oyuncuyu çeken, bir oyunu diğerinden daha iyi yapacak olan kısım oynanabilirliktir. LoL’un oyun gidişi olarak en farklı olduğu nokta bence “ability power” ve “attack damage”. Mage diye tabir edeceğimiz karakterler ve büyüleri “ability power” olan bazı “carry” karakterler “ability power” içerikli item’lar ile 100 vuran büyünün vuruşunu 300 e kadar çıkarabiliyorsunuz. Dota gibi “agility”, “strength”,” intelligence” diye ayrılmıyor karakterler. LoL’de karakterleri  bu iki temel üzerinden ayırıyoruz. Bu tarz özellikleri hesabınız level’ine göre (oyunda maksimum 30 level olabiliyorsunuz) kazandığınız puanlarla dağıttığınız “masteries” ve ip ile satın aldığınız rune’lar ile geliştirebiliyorsunuz. Ayrıca level atladıkça açılan mastery yetenekleri ile oyunda kullanabileceğiniz iki spell daha bulunmakta. Bunlar heal, teleport, flash gibi skill’ler.  DOTA 2′de  iste stat’larımızı (strength, intelligence, agility) geliştirerek farklı bir oyun tarzı yakalayabiliyoruz.
Ana stat’ı strength olan bir karaktere intelligence kasabilmek biraz skill’lerimizi daha etkin kullanmamızı sağlarken, intelligence bir karaktere strength ve hp destekli item’lar verilince hayatta kalıp skill’lerimizi kullanmamız daha kolay oluyor ve bu da oyunun geç dakikalarında takım savaşlarında daha etkin olmamızı sağlıyor. LoL’da ise de benzer şekline bakacak olursak biraz etkisiz kalabiliyor böyle fantezilere girmek. Skill’i çok fazla health regen yapıyor diye Rengar ‘a ability power kasmak biraz gereksiz gibi geliyor. Fakat bana kalırsa LoL’un oyunu basitleştiren noktalarından biri 1-2 defans item’ı kasılınca hemen her karakterle ister ability power ister  attack damage ile oynanabilmesi. Bu kulağa çeşitlilik anlamında geliyor olabilir ama bazı karakterler için ve takım için çok can sıkabiliyor. Skill’lerin atılacağı yer ve rangelerinin gösterilmesi ilk başta adaptasyon için iyi geliyor. Sonrasında ise pro’luktan çok uzak kalıyor.
Bence iki oyunu ayıran bir diğer özellik de (ki bu benim için en önemli olan noktadır) late game’ler. Oyunun 20-25 dakikalarından sonra işler iki oyunda da değişiyor. DOTA 2′de ölünce para kaybetme olayından dolayı eğer çok öldüyseniz bir bakıyorsunuz ki iki item’ı otuzuncu dakikada tamamlamışsınız. Karşınıza Black King Bar kasmış bir Balanar, Mortred geldğini düşünün. Gerçekten işler ciddi anlamda çirkinleşebiliyor. Tüm takım peşinde geziyorsunuz bir adamın. Ama LoL da başta ezilseniz bile ölünce para kaybetmediğiniz için bir nebze oyunu götürme şansınız oluyor.  Çokça başıma gelen bir olaydır bu LoL’da: Arkadaşlar, “surrender” opsiyonu çıktığında kabul etmeyin. Gerçekten dakika 40-45′e taşırsanız oyunu sizin de slotlarınız bir şekilde doluyor, defans yaparak oyun dengeleniyor. LoL’de kim ne kadar kasarsa kassın takım savaşlarında dogru odaklanmayla indirilemeyecek karakter yok.
DOTA’dan LoL’e geçen arkadaşlarımda çokça gördüğüm bir olay, takım halinde gezmelere katılmayıp sağda solda kasınca oyunu götüreceğini sanıp, Tuncay Şanlı’nın anlamsız koşuları gibi hareketler içine girmeleri oldu. DOTA’da belli bir dakikadan sonra ormana girip kasabilirsiniz ya da çaktırmadan yolları ilerleterek kasabilirsiniz. Sonra iki item tamamlayıp geldiğinizde oyunda çok şey değişebilir ama LoL’de takımda bir kişinin yanınızda olmaması size her şeyi kaybettirebilir. Sonra o tek kişi ne yapabilir?  Çaresizce kule altında savunma çabalarına geçer ve ölür. ACE (League of Legends’ta bütün takımın ölmesi’dir ACE)!
LoL’de son zamanlarda oyun cidden baymaya başlamıştı. AD Carry dediğimiz genelde “ranged” olan karakterlere stabil kasılan 3 item vardı ve defans namına bir şey yapılmıyordu pek. Ancak LoL oyuncularının yakından bildiği Guardian Angel ile ayakta kalmaya çalışıyorduk. Ama son gelen patch ile hem Support oynayanlar için hem de carry’ler için çok güzel item’lar geldi ve gerçekten gereken değişimi ilk başlarda beğenmesem de bunu iyi bir şekilde yaptılar. Özellikle jungle diye tabir edilen, oyunun başından lane yerine ormana girip kasmaya başlayan karakterler için yapılan değişiklikler çok güzel oldu ve dengelendi biraz. Hemen her karakterler nerdeyse jungle’a girilebilirken yeni yama ile bu durum biraz daha zorlaştırılmış.
DOTA 2 ise oyuncuların sistemininin yıllardır oturmuş bir sistem olmasına güvenerek sanırım pek değişiklik yapmıyor (zaten DOTA’nın oyuncuları tarafından çok sevilen bir sistem bu). Çıkan yamalar yılların alışkanlıklarını bozmuyor. LoL son yama ile biraz oyuncu kaybetti gibi. Bunu “LoL çok kötü oldu”anlamında söylemiyorum, bu tamamen insanların önyargılarıyla alakalı bir durum.  Aslında yapılan iş iyi ama alışkanlıkları değiştirmek her zaman iyi olmuyor zira item çeşitliliğine kesinlikle ihtiyaç vardı. DOTA 2′de yeni item’lar gözümüze çarpıyor ve bunun benim aklımda en çok kalanı Abyssal Blade oldu. Basher’ın bir üstü diyebileceğim bu item ile active özelliğini kullanarak rakibinizi stun’layabiliyorsunuz. DOTA 2′nin başta zor olsa da alışınca çok da karışık olmayan bir “shop” sistemi var. Başlangıç, kilit item’lar, late game, early game ve oyun durumuna göre kasabileceğiniz item’lar belirtilmiş.LoL ‘un shop durumu son patch ile baya DOTA’ya benzetilmiş gibi geldi.
Bir oyunda seslerdir beni içine çeken, müziklerdir alıp götüren, iyi yazılmış karakterlerdir şahane muhabbetleriyle, unutulmaz sözleriyle oyunun içine girmemi sağlayan. Buraya geldiğimizde DOTA 2′nin çok iyi olduğunu söylemek istiyorum.  LoL nedense hep bana soğuk içi boş geldi bu konuda.  Dota 2 de duruma göre değişen müzikler, karakterlerin birbirlerini öldürdüğü zaman ki ayarları atmosferi güzel yapan etkenlerden biri. LoL ‘un bana göre ciddi anlamda zayıf kaldığı noktalardan biri sesleri. Özellikle aklımda kalan Windrunner ile Clinkz’i öldürdüğümde, Windrunner’ın  “ I wil give you archery lessons” demesi ve yanlış hatırlamıyorsam Balanar ile Sniper’ı kesince “End of hunt season” demesi çok güzel detaylardı. Ayrıca anonscularda da bence DOTA 2 ciddi anlamda çok gaz. Eski tarz kaliteli ses yönetimi devam ediyor. “Godlike, monster kill” derken daha da gaz alıyorsunuz. LoL ise çok vasat bence o konuda. ”Ama Murat Kosova var Türkçe’sinde” diyecek olan LoL oyuncularına, Murat Kosova’nın “İşte Premier League Bu! “ diye bağrışını hatırlayan biri olarak şunu söyleyebilirim ki: Beklentilerimin çok altında bir performans olmuş. İngilizce olan kısmını ise DOTA 2 ile kıyaslamama gerek olduğunu sanmıyorum.
Grafiklere gelince DOTA 2 tabii ki daha iyi görsel anlamda. Source grafik motoru kullanılan DOTA 2 karanlık atmosferi, güzel görünen geliştirilmiş animasyonları ile göze hoş geliyor. LoL ise lunaparkta elim sende oynuyormuşsunuz gibi, bayağı bir”renkli” açıkçası. Peki bu bir eksi mi? Hayır değil. Ama benim gibi karanlık evrenleri seven biri için çekici değil. Git gide geliştiriyorlar . Sanki  çocuksu havasından arındırılmaya çalışılan bir LoL var gibi. Karakter remake’lerine bakınca böyle bir çaba olduğunu görmek zor değil doğruyu söylemek gerekirse.
Parçaları toplayıp terazilere yerleştirirsek… LoL oyun dinamikleri fazla, oynayabilecek yaş aralığı geniş, adapte olması kolay bir oyun.  Bunu kötü bir şey olarak söylemiyorum, LoL hayranları kılıçlarını kınına soksunlar lütfen. Demek istediğim, DOTA 2′de bu konuda çok daha fazla varyete vaken LoL’da skill’lerin atılacağın yerlerin belli olması, cıvıl cıvıl, renkli sanat yönetimi bana çok çekici gelmiyor, bu benim tercihimle ilgili bir şey daha çok. Oyun hızı ve iyi itemlara çabuk ulaşılabildiği için oyundaki aksiyon ve surrender olması oynanabilirliğini arttırmakta. DOTA 2′de bazen oyun öyle bir işkenceye dönüşüyor ki ,“surrender” seçeneği olmamasından dolayı üzerime benzin döküp kendimi ateşe veresim geliyor. LoL sürekli kendini geliştiren ve iyi yolda olan bir oyun, buna şüphe yok. Ama değişmeyecek şeyleri atmosferi ve kolaylığı zira oyun hep maksimum kişinin oynayabileceği, oynamaktan haz alacağı şekilde ayarlanıyor. DOTA sonuçta geçmişten sağlam taşlar üstüne oturtulmuş bir oyun. Yeni hali çok büyük soru işaretleri ile geldi ama şu ana kadar o kadar güzel yaptılar ki karakterlerin remake’lerini hiç oynamadığım karakterleri bile severek alır oldum.  Oyun mekanikleri daha çok alıştığımız RPG’lere benzeyen bir oyun DOTA 2. Çünkü karakterler Strength, Agility ve Intelligence olarak ayrılmakta. Bu da karakterinizi geliştirirken pek çok alternatife yönelebilmenize imkan sağlıyor.
Ben atmosfer, müzik, oyun kalitesi ve genel sanat yönetimi anlamında DOTA 2′den çok daha fazla zevk alıyorum. Çünkü DOTA 2 biraz daha alışkanlığı olan, RPG oyunlarına aşina olanlara ve RPG’lerden haz alanlara hitap ediyor. LoL ise öğrenilmesi basit, oynaması zevkli bir oyun. Hitap ettiği kitle geniş, kaldı ki öyle de olmak zorunda doğruyu söylemek gerekirse.  Peki “kazanan kim” derseniz , benim gönlüm hep DOTA’da olcak ama arada LoL’a da girmeyi ihmal etmiyorum. Aynısı sizin için de geçerli verdiğim verilere ve iki oyunu da oynadıysanız kendi tecrübelerinize dayanarak siz de kendi kazananızı belirleyebilirsiniz.
Fifa14 - Pes14 Karşılaştırması

Fifa14 - Pes14 Karşılaştırması

Futbol oyunu akla gelince iki dev ön plana çıkar bunlardan biri pes  diğeri ise fifa ve bu devin arasındaki piyasa kapışması 2014 yılında da devam edecek. Pes 2014 te karşımıza çıkan özellikler en başta yeni nesil oyuncu fiziğinin altını çizerek ön plana çıkarmak isterken fifa 14 ise daha özen gösterilen ve geliştirilmeye çalışılan gerçekçi şutları ön plana çıkarmaya çalışıyor.

Fifa 14 orta saha mücadelelerine özen gösterdiği kesin bir gözle izleniyor. Koşu yapan futbolculara yapılan dokunuşlar ve fifa 14’ün ön plana çıkardığı pure shot özelliği ile top fiziğinide hesaba katmış durumda gibi gözüküyor. Takım arkadaşlarınızla orta alanda set savunma yap topu kap ve uzun koşular yapan arkadaşlarına topu iyi paslarla rakibini hazırlıksız yakalama imkanı veren pozisyonlar vaat ediyor. 

PES 2014 ise daha çok gerçekçi ikili mücadelelere odaklanıyor. Oyuncuların formaları vücutlarından bağımsız olacak ve gerçek hayattaki gibi her uzvun kendine has bir fiziği var. Çarpışmalar çarpan yere ve şiddete göre farklı sonuçlar doğuracak. Tabii savunma ikili mücadelelerden ibaret değil. Oyuncuların mevkileri içerisinde neler yapacaklarını da siz belirleyeceksiniz ve böylece yerleşik düzen savunması daha gerçekçi olacak. EDGE motoru da ayrı bir şey tabii. Doğru kullanılırsa en güzel futbol oyununu görmemiz işten bile değil. Bir dev EA Sports diğer dev ise KONAMİ olunca bazı şeyleri tamamen siz Game Medya sevenlere bırakmaktan başka çaremiz yok gibi geliyor.

PES 2014 videosuyla başbaşa bırakalım



Diğer videomuzda da fifa 14 pure shot özelliğini anlatan bir video ile kararı size bırakıyoruz. 


PES 2014 Özellikleri

PES 2014 Özellikleri

Konami, yeni oyunu PES 2014 yeni bir dönem başlatıyor. Şimdiye kadar en geniş kapsamlı yeniliklere sahip bir oyun olacağı hakkında duyuru yapıldı.  Ekip, Fox Engine motorunu bir futbol oyununun gerektirdiği özellikleri karşılamak üzere daha da gelişmiş hale getirdi.
Her şeye sıfırdan başlayan ekip, PES oyununun her ögesini elden geçirerek oyun dünyasına damgasını vuracak bir oyun haline getirdi. Özellikle geliştirilmiş grafikler oldukça dikkat çekiyor. Büyük ölçüde değişikliğe uğrayan grafikler, yeni sistemlerin gücü de futbol maçlarının ev sistemlerinde oynanma şekline direkt etki ediyor.

Oyunda altı özellik yer alacak. Bu özellikler sayesinde maçtaki tüm futbolcular oyun stillerine ve yeteneklerine ek olarak bir de ruhsal özelliğe sahip olacak ve bu özellik kötü bir maç çıkardıkları zaman kendilerini doğrudan etkileyecek. Futbolcular yetenekleri ve futbol tekniklerine göre fark edilecek. Her futbolcunun topa vuruş tekniği, kendine has koşu ve performans özellikleri PES’14 oyununda çok net fark edilecek.
Sonuç olarak gerçeğe yakın özellikler taşıyan PES 2014 oyunu diğer seri oyunlarına göre oyuncu memnuniyetini bir kat daha arttıracak.